top of page
Search
  • Writer's pictureAv.Onur Kıranşa

AİLE KONUTU ÜSTÜNDE İPOTEK VE EŞİN RIZASI


İnternet sitemizde yer alan ; AİLE KONUTU VE İCRA (HACİZ) İŞLEMLERİ yazıda da açıkladığımız üzere ;

Türk Medeni Kanunu kapsamında “Aile Konutu” kavramı ve İcra İflas Kanunu kapsamında haczedilemez mallar arasında “Borçlunun Haline Münasip Evi” kavramı karşımıza çıkmaktadır.

Ailenin yaşamını sürdürdüğü konutun tapu kaydına “Aile Konutu” şerhi, talep doğrultusunda konulmaktadır. Aile Konutu Şerhi bulunan bir taşınmazın maliki eşinin izni olmadıkça bu taşınmaza ait mülkiyeti devredemez, mülkiyet hakkını sınırlandırıcı işlemlerde bulunamaz.

Bu doğrultuda taşınmaz üzerinde “Aile Konutu Şerhi” var ise bu taşınmaz üzerinde haciz işlemi gerçekleştirilemez. Haciz işlemi gerçekleştirilmesi durumunda meskeniyet iddiasına dayalı şikayet yoluna başvurulabilir.

Aynı şekilde taşınmaz üzerine ,taşınmazı borçlandırıcı bir işlem olan "ipotek" işlemi tesisinde de aile konutu nitelikte bir ev mevcut olması halinde eş rızası aranmaktadır.

Yüksek Mahkeme , aile konutu olan bir taşınmaz için konutta ikamet eden eşin rızası olmamasını ipoteğin terkini (kaldırılması) sebebi olarak görmektedir.

Bu husustaki emsal iki kararı aşağıda paylaşıyoruz.


Yargıtay HGK. 11.02.2021 T. E: 2018/2-511, K: 69 Sayılı Kararında;

"... Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya gelince; dava konusu taşınmazın satın alındığı tarihten itibaren aile konutu olarak kullanıldığı, davalılardan malik eşin dava dışı şirketin borçlarına karşılık dava konusu taşınmaz üzerinde diğer davalı banka yararına 02.10.2010 tarihinde ipotek tesis ettirdiği, işlem sırasında diğer eşin açık rızasının alınmadığı, sonrasında banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibi sonucunda dava konusu taşınmazın alacağına mahsuben davalı bankaya ihale edildiği ve ihalenin kesinleşerek tapuya tescil edildiği anlaşılmıştır. Bu noktada basiretli bir tacir gibi davranması gereken davalı bankanın iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği tartışmasızdır. Davalı bankanın, aile konutu niteliği taşıyan taşınmaz üzerinde malik olmayan eşin açık rızasını almayarak TMK’nın 194. maddesinde öngörülen emredici hükme aykırı şekilde kendi lehine ipotek tesis ederek ve sonrasında da işlem temeli geçersiz ipoteğe bağlı olarak yaptığı icra takibi sonucunda taşınmazın mülkiyetini alacağına mahsuben cebri ihaleyle kendi adına geçirmiş olması karşısında TMK’nın 1023. maddesinin korumasından yararlanamayacağı açıktır. Nitekim illilik prensibi gereğince asıl işlem olan ipotek baştan itibaren geçersiz olduğu için buna bağlı olarak banka adına cebri ihale sonucu yapılan tescil de yolsuz tescil niteliğinde olduğundan davalı koca tarafından açılan ihalenin feshi davasının reddedilmiş olmasının da sonuca bir etkisi olmayacaktır. 26. Bu itibarla, aile konutu niteliğinde olduğu hususunda duraksama bulunmayan taşınmaz için davacının açık rızası alınmadan, TMK’nın 194/1. maddesine aykırı olarak tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığı bulunmadığından cebri icra sonucu davalı banka adına ihale edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı eş Ş........ adına tesciline karar verilmesi anılan maddenin amacına da uygundur..."şeklinde hüküm kurmuştur.


Yargıtay 2. HD 10.01.2024 T. E: 2022/7454, K: 8 Sayılı Kararında da;

"...İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz üzerine davalı banka yararına ipotek tesis edildiği, dava konusu taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğu ve ipotek işlemine karşı davacı eşin açık rızasının alındığının ispatlanamadığı, her ne kadar davalı eş yargılama sırasında vefat etmişse de davalı eşin ölümünün ipotek işlemine hukukilik kazandırmayacağı, davacı kadının hukuki yararının, davalı eşin vefatından sonra da devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir...

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince (son kararında) ; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek delillerin toplanıp değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanlışlık yapılmadığı... bu itibarla verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir..." şeklinde hüküm kurmuştur.


Her iki kararda da ; eş rızası olmaması açık şekilde ipotek işleminin terkini (kaldırılması) için yeterli sayılmıştır.





44 views0 comments
bottom of page